27 Aralık 2010 Pazartesi

December31 @ Hush

Yeni Yılı Hush'ta Kutluyoruz // Hush Welcomes New Year

Mutlu Yıllar!
Happy New Year!
Bonne Année!
Buon anno!
Ευτυχισμένο το Νέο Έτος!
Glückliches neues Jahr!
С Новым годом!
Feliz Año Nuevo!

*Rezervasyon: (216) 3301122 / hushistanbul@gmail.com


Hush Restaurant Bar
Caferağa Mah. Miralay Nazım Sok. 20 Kadıköy, İstanbul
(Rexx'ten Bahariye'ye doğru giderken ilk soldaki sokak)

1 Aralık 2010 Çarşamba

Sıradan Durumlar // Ordinary Things, Mark Hale @ Hush Gallery


Sıradan Durumlar // Ordinary Things, Mark Hale


[TR]

1984'te İzmir'de doğan Mark Hale, Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde Baskı Sanatları bölümünde başladığı lisans eğitimini bir değişim programı kapsamında San Diego State Universitesi’nde bitirdi.

Yüksek lisans eğitimine Prag’da School of Arts, Architecture & Design’da İlüstrasyon ve Animasyon bölümlerinde devam ediyor.

Bu ilk kişisel sergisinde, Gravür ve Linolyum baskı tekniklerini kullanarak,
basitlikteki detayı temel alan sıradan durumları resmediyor.


[EN]

Mark Hale, born in İzmir, in 1984, started his Printmaking studies in Anadolu University in Eskişehir and finished in San Diego State University via an exchange program.

Currently he is a second year MA student in Illustration and Animation departments in School of Arts, Architecture & Design in Prague.

His first solo exhibition covers etchings and linoleum prints that illustrate ordinary things tracing simplicity in details.


Açılış / Opening* : 18.12.2010, Cumartesi / Saturday 19:00 - 23:00

* Hush Restaurant/Bar açılışıyla birlikte

Ziyaret saatleri / Visiting Hours: Haftanın her günü / Every Day 11:00 - 23:00

Detaylı bilgi için // For further info: gallery@hushhostelistanbul.com


Hush Gallery
Caferağa Mh. Miralay Nazım Sk. 20 Bahariye - Kadıköy / Istanbul
http://hushistanbul.blogspot.com/
http://www.hushhostelistanbul.com/

23 Haziran 2010 Çarşamba

Melancholia, Zeynep İnal @ Hush Gallery | 17.07.2010, 18:00

Melancholia, Zeynep İnal

Küçük bir kız varmış, kocaman acı taşırmış yüreğinde. Her sabah gözünü açtığında kalbine götürürmüş elini, acıyı yoklarmış hala orada mı diye. Nefes alması zorlaştığında bahçeye çıkar bir ağacın gövdesine koyarmış elini akıtırmış ağlayan yüreğini. Griye boyalıymış tüm renkler, kız yeşil yeşil ağlarmış. Kalbini çıkarıp atmak istermiş yapamazmış, üç sıkı düğümle bağlıymış yüreği bedenine. Kızın acısının kokusunu alan herkes ondan uzaklaşırmış, korkarlarmış bu keder bulaşıcıdır diye. Gri bir sokakta yeşil akan yaşlarıyla yalnız kalmış kız. Sesler boğuk renkler donukmuş. Sonra ılık bir rüzgar esmiş, hüzünlü bir piyano sesi taşımış soğuk kaldırımlara. Kız dans eder gibi yürümüş. Sanki yüzlerce insanla birlikte bir balo salonundaymış ama aslında kimsecikler yokmuş. Hayaletlerin dans ettiği sokakta sadece bir noktaymış. Kız yürümüş ortopedik ayakkabılarıyla saatlerce, hüzünlü bir piyano sesiyle...


Sanatçı Hakkında

Zeynep İnal 2 Ocak 1981'de İstanbul'da doğdu. 1992-97 yılları arasında Ste Pulcherie Fransız Ortaokulunda, 1997-2000 yılları arasında St Benoit'da okudu. Liseyi birincilikle bitirip tüm öğretmenlerinin itirazlarına rağmen 2000 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tekstil Bölümüne başladı. 2004'te mezun olduğunda çalışma hayatına başladı. Önce Bahar Korçan'ın daha sonra Nejla Güvenç'in tasarım asistanlığını yaptı. Nej'de çalıştığı sürede IFF Tokyo Moda Fuarı ve Paris Pret-a-Porter Fuarına katıldı. T-shirt baskı tasarımına o dönem merak sardı. Sonunda illustrasyon ve tekstili birleştirmenin bir yolunu bularak baskı tasarımcısı olmaya karar verdi. İlk baskısı Nej'de çalıştığı sırada Mudo'da satıldı. 2008'den beri Officeistanbul'da baskı tasarımcısı olarak çalışmaktadır. Çalıştığı markalar arasında Jack&Jones, Zara, Ginatricot, Bershka, Veromoda bulunmaktadır. Kişisel çalışmalarına ve freelance işlerine devam etmektedir. Ocak 2010'da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde karma sergide yer almıştır. Yapı Kredi Yayınlarından çıkan ZEMBEREK adlı kitabın kapak illüstrasyonunu yapmıştır.


[EN]

"There was a small girl who carried great pain in her heart. She placed her hand on her heart every morning when she awoke to check whether the pain was still there. When it became difficult to breathe, she would go out into the garden and touch the trunk of a tree and let her crying soul weep..."

Zeynep İnal, the young artist who graduated from Textile Design at Mimar Sinan University, has opens her first individual exhibition, Melancholia, at Hush Gallery. She wrote a small story for each of her artworks.



Açılış / Opening: 17.07.2010 18:00- 21:30

Ziyaret saatleri / Visiting Hours: Haftanın her günü / Every Day 11:00 - 21:00



Detaylı bilgi için // For further info:
İbrahim Gürman T. 532 2854904 /
gallery@hushhostelistanbul.com


Hush Gallery
Caferağa Mh. Miralay Nazım Sk. 20 Bahariye - Kadıköy / Istanbul
http://hushhostelgallery.blogspot.com/
http://www.hushhostelistanbul.com/




PRESS

Maison Françaises



SABAH



le cool

6 Haziran 2010 Pazar

UNFINISHED ROUTE, Carla Paiolo @ Hush Gallery | 19 June 2010



UNFINISHED ROUTE // BİTMEMİŞ YOL


Discover the wonder of the shadows, anytime, everywhere. Inside and outside me.
Some people think the shadow has a scientific meaning; it is a phenomenon generating when light is over a body; and some people think differently or has emotional connections to it.
Generally thinking, it exists a "gray area" of the individual as well, which has to be destroyed as an impediment to peace.
And much more...
I feel a great emotional thinking on a stage where in the past the shadow was called "black eyes", the Karagoz, and internal energy of that dimension.
In the theatre of my life, I would like to dye my body of that specific eye-colour, and can move under the visible colours without losing sight of that black.

"Any kind of box can be opened, as it was made. We always need to believe it is possible"

“Unfinished Route” is a path... I cannot close because it is tied to the changing of my feelings.
When you feel the intensity of his gaze on your skin.
It moves, simultaneously with the endless mobility of the shadow.
The limit of a box doesn’t stop the noise of the shadow...
My dream is to reach the shadow at noon.

Carla Paiolo


----- About The Artist -----

Visual artist and performer Carla Paiolo was born in Vetralla (Viterbo, Italy) on May 3, 1976. She uses overall the hand-made paper, as space of purity. Her research is strongly directed to a specific analysis of non-European cultures (East and Middle-East culture). She already made some investigation in China (Guangzhou), in 2007, specializing in engraving and other ancient Chinese artistic techniques.


Opening: Saturday, 19 June 2010 at 18:30 - 21:30

** There will be a performance by Carla Paiolo during the openning party!

Visiting Hours: Everyday 11:00 - 21:00


Açılış: 19 Haziran 2010 Cumartesi 18:30- 21:30

** Açılışta Carla Paiolo bir performans gerçekleştirecektir!

Ziyaret saatleri: Haftanın her günü 11:00 - 21:00


Hush Gallery
Caferağa Mh. Miralay Nazım Sk. 20 Bahariye - Kadıköy / Istanbul
http://hushhostelgallery.blogspot.com/
http://www.hushhostelistanbul.com/

Detaylı bilgi için // For further info:
T.(0532) 2854904 / gallery@hushhostelistanbul.com


28 Mayıs 2010 Cuma

Bart Oostindie (Holland) LIVE @ Hush Hostel Lounge | 18.06.2010, 21:30


Bart Oostindie is a Dutch musician who also works as a producer. His singer-songwriter career enables him to work with and write for lots of other musicians such as Arno Adams, Sherry Dyanne, Dutch Pop Idol Dewi, and the popular Dutch group Treble to name a few. His music comprises of variety of excellent tunes, ranging from pop-indie, rock sound to jazzy notes.

Bart's teen years went by travelling throughout Europe with an acoustic guitar, while his love for jazz music brought him back to Holland where he decided to study at the conservatory. In 2002, Bart joined the popular Dutch soul/funk band Mo'Jones with whom he played on the North Sea Jazz festival in 2003. Together with piano player Mike Roelofs, Bart has formed his own project with Mike Roelofs and Leon Bartels: Down South. With Down South Bart released the album “One On One”.

In 2004 Bart decided to focus on his song writing. As having a sound of his own, Bart won the prestigious Alfa Award in 2005 with his song“Grandson”. Afterwards, Bart has formed the Bart Oostindie Band, published
'Grandson' EP and his brand new album “Welcome to the Costume Ball”, with which he proves once again to be one of the most talented, upcoming artists in the Netherlands.


http://www.bartoostindie.com/

http://www.myspace.com/bartoostindieband

Hush Hostel Lounge
Rasimpaşa Mah. Rıhtım Cad. İskele Sok. 46 Kadıköy
http://www.hushhostelistanbul.com/
lounge@hushhostelistanbul.com T. (216) 450 43 63








23 Nisan 2010 Cuma

STORIES | Marie Béchaux @ Hush Gallery


STORIES


01.05.2010 - 15.06.2010

**İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının desteğiyle
**Supported by Istanbul 2010 European Capital of Culture Agency


[TR]

Paris’te yürüyorum, sokakta, yerde renkli bir negatif film görüyorum. Kaza geçirmiş bir negatif bu. Aşınmış, parçalanmış. Hemen ilk fotoğraf stüdyosuna koşuyorum. Bir saat sonra elimde baskılar. Bu baskılardan bir film yapmayı düşünüyorum. Ama hikayenin sonu bu değil...

Birkaç ay önce, En Gare (Garda) başlıklı bir film çekmişim, belgesel bir video-art çalışması. Bu filmin ortaya çıkış hikayesi şöyle: Etem Şahin’le bir sabah erken saatlerde Biarritz garındayız, başka bir belgesel filmin çekimi için çıktığımız yolun ilk durağı. Kamerayı kılıfından çıkarıyoruz. Görüntüler boş, ne karakterler ne de insanlar var. Terkedilmiş bir dekor, her şey havada asılı; uyanış vaktiyle şafak sektesinde.
Bir saat sonra Dax’a varıyoruz, orada bir gazeteci ve elektrikçiyle tanışıyoruz. Ben sesi kaydediyorum, öylesine bir konuşma, içeriği belirli bir röportajdan öte, konu: Aquitaine bölgesi, Avrupa, globalleşme, serbest konular çerçevesinde tanıştığımız kişilerin deneyimleri konuşuyor biz sormaksızın. Gazeteci yakın arkadaşı bir Türk garsondan söz ederken, Fransa’yla Türkiye’yi bir ele alıyor, birbirine yaklaştırıyor. Elektrikçiyse, Avrupa normlarını eleştirerek gelecekte İspanya’ya taşınma planlarından bahsediyor.
Bu iki röportajın sesini, Biarritz garının boş peronu görseliyle eşleştirdiğimizde bir belgesel film meydana geliyor. Ses görüntüye hareket verirken, tren istasyonu hikayelerini söylüyor.
Stories ile En Gare filminin rastlantısal estetiğini aşmak istedim çünkü, negatiflerin bulunuş serüveni başlı başına bir tesadüf. Bu fotoğrafları ben çekmedim, fakat buldum: bu bir tanışma. Her fotoğraf gibi, onlar da fotoğrafı çekenle gerçeklik arasında bir buluşma noktası. Bu fotoğrafları yerden topladım fakat eylemin doğası aynı, göz, ele izin veriyor onun yerine görüntüyü yakalaması için. Elim, deklanşöre basmak yerine fotoğrafları yerden topladı. Bu görüntüleri evlat edindim ve STORIES olarak sicilime geçirdim. Bir Mağrip düğünü görüntülerde: kahramanları göçmen bir aile olabilir, ya da evli çift Paris’e balayına gelmiş ve negatiflerini düşürmüş olabilir.
Kesin olan bir şey var: bu görüntüler Fransa’da kolonileşmenin ve kolonilerden ülkeye göçün tarihini sorguluyor. Bunun ötesinde, milli kimlik, küreselleşme ve sınırlar, sınırötesi bir zaman-mekana kavuşuyor. Belgesel şema halihazırda, Garda filminde ele aldığım tartışma-röportaj modelini, bu görüntülerden yola çıkacak filmime uygulamaya karar veriyorum: negatifleri bulduğum yere dönüp, oradan geçenlere fotoğrafları gösterip, kendi deneyimleriyle eşleşen bir hikaye anlattırmak, gördüklerinden esinle.
O gün zarfında, fransızların, yabancılar (fotoğraftaki yabancılar) hakkında fikirlerini almak niyetim. Bu tanıklık daha sonra filmin yegane ses kaydı olacak ve mağrip düğünüyle eşleşecek. Bu fikirlerimi paylaşmak üzere, montajcım Arthur de Lipowski’yle buluşuyorum, daha bir şey anlatmama izin vermeden, Çin’de bir film stüdyosunda bulduğu 35 mm filmleri tutuşturuyor elime: eski bir coca-cola reklamının aşınmış pelikülü bu. Görüntüler zamanla yeşilleşmiş, eskimiş. Film fikrini bir kenara bırakıyorum bunun üzerine.
Çin’den gelen pelikülle başka bir film yapma fikri doğuyor sonrasında. Fotoğraflardan, dört adet üç parçalı tablo (triptyque) oluşturmaya karar veriyorum, böylece her biri bir hikaye anlatacak ve sinemasal kurgu’ya sadık kalmış olacağım. Fotoğraflar sabit sergilenimlerine rağmen bir filmden sahnelere dönüşecekler. Bütün bunların ötesinde, fotoğraflarda baskıdan seçilen çizikler ve izlerle Stories üstüste çekim tekniği (surimpression) , gravür ve pentürden geçerek deneysel sinemanın tarihini resmeder gibi.
Böylece, hikayedekiler ekrandan çıkarak birer tabloya dönüşüyorlar. Tablolar ki, bugünün duvarına asılmış bir toplumun freskosu.
Çin’den gelen reklam filmi için de aynısı geçerli: fotoğraflar gibi, o da zamanın tanıklığını eden, bulunmuş bir pelikül: komünist Çin’in seksenli yıllarda coca-cola’ya bakışı. Filme Chinese Cola adını veriyorum, ve bu filmle, teknik anlamda sinema atalarına geri dönmüş oluyor: Kinetoskop.
Üzerinde çalışmak üzere, 35 mm’lik pelikülü dijital ortama aktarmak istediğimde, laboratuvarların çoğu, pelikülün yıpranmış yüzeyini bahane ederek beni geri çevirdiler. Anladım ki analog baskı kendi başına yeterli değil, ileri dijital baskı ve çoğaltma tekniklerine boyun eğiyor. Pelikülüm, bir antika olarak dijital ortamda serüvenine devam edecek öyleyse. Bunun üzerine, bir fotoğraf laboratuvarına gidiyorum, bobinin tamamı yerine, tek tek fotoğramları bastıracağım ve daha sonra dijital montajla onları yeniden birleştireceğim. Chinese Cola, animasyon tekniğiyle saniyede 24 kare görüntü birbirine eklenerek montajlanacak.

Analog ve dijital görsellerle STORIES, zamanın arkeolojisini yapar gibi bulunmuş eşyalarımız ve fotoğraflarımız üzerinden, çağımız insanının ve toplumunun hikayesini işliyor.

Açılış: 01.05.2010 Cumartesi, 18:00 - 23:00

Ziyaret Saatleri: Haftanın her günü 10:00 - 21:00


[FR]

C’est à Paris, dans la rue que je trouve cette pellicule couleur. De suite, la matière défigurée par les intempéries m’intéresse. Je me précipite alors chez le premier photographe. Une heure après, les photographies dans les mains, je décide d’en faire un film. Mais la fin de l’histoire n’est pas celle-là…

Quelques mois plutôt, je tourne un court métrage EN GARE entre documentaire et Art vidéo. Alors que je me trouve avec Etem Sahin dans la gare de Biarritz au petit matin, nous décidons de sortir la caméra. Les images sont vides. Les gens, les personnages sont absents. C’est un décor abandonné, en suspens entre l’aube et le réveil. Il n’y a pas d’histoire… Une heure plus tard, nous rencontrons à Dax, un électricien et un journaliste. J’enregistre le son. La discussion est libre, loin de l’interview classique. L‘Aquitaine, l’Europe, la mondialisation sont abordés par l’expérience personnelle des protagonistes. Le journaliste rapproche la Turquie de la France en parlant de son meilleur ami turc, qui travaillait au café de la Gare à Bordeaux. L’électricien s’interroge sur les normes européennes électriques pour s’installer en Espagne. Ainsi, en superposant cette voix off sur les images de Biarritz, l’aspect documentaire se déploie. Le son agite l’image, la gare se remplit d’histoires.

Avec STORIES, je voulais dépasser EN GARE, parce que le hasard est plus grand. Ces photos ne sont pas les miennes. Je les ai trouvées. C’est une rencontre. Comme toutes photographies, elles sont un point de contact entre soi et le réel. Je ne les ai pas prise, je les ai ramassé. L’acte est le même; l’œil laisse la main attraper l’image à sa place. J’adopte ces images. Ensuite, comme EN GARE, elles s’ouvrent sur l’étranger. Elles représentent un mariage magrébin. Ce peut être une famille d’immigrés comme des touristes en lune de miel à Paris. Plusieurs histoires sont possibles. Cependant, une chose est sûre, elles interrogent l’Histoire de France sur la colonisation et l’immigration. Elles poussent plus loin la question de mondialisation, de frontière et d’identité nationale. L’aspect documentaire est là et pour le renforcer, je décide de retourner dans cette même rue où je les ai trouvé. Je reprends le procédé de l’interview-discussion expérimentée avec EN GARE en présentant les photos aux passants pour qu’ils me racontent à travers leur vécu l’histoire de ces gens photographiés. Je veux saisir le regard des français, à ce jour, sur l’étranger. Ces témoignages seront la bande son du film. Sans attendre, je rencontre mon monteur, Arthur de Lipowski, pour lui soumettre cette idée. Là-dessus, il me présente une pellicule 35mm, qu’il a trouvé sur un plateau de tournage en Chine. C’est une vieille publicité coca cola. Les images sont vertes, dégradées par le temps et témoignent de l’ouverture communiste sur la société de consommation. Tout bascule. Je comprends que le film est la et non plus au milieu des photographies.

Je compose alors, avec ces dernières, une série de quatre triptyques, où chacun retrace une histoire. Par cette forme, je conserve l’aspect cinématographique; ces images deviennent les photogrammes d’une pellicule film. Et plus loin, elles parcourent l’histoire du cinéma expérimental, en passant de la surimpression à la gravure. Il en est de même pour la publicité chinoise. Comme les photographies, c’est une pellicule trouvée, qui remonte aux origines du cinéma. Lorsque j’ai voulu numériser CHINESE COLA, les laboratoires ont refusés sous prétexte que les rushes étaient trop abimés. Face à ce dilemme, j’ai du me tourner vers un photographe pour qu’il numérise chaque photogramme. Le montage numérique se soumet alors aux règles de l’animation en suivant son rythme strict, 24 images par seconde, pour redonner vie au film.

Ainsi, STORIES raconte notre Histoire, notre monde aujourd’hui entre nos images numériques et argentiques, qui deviennent les tableaux, les fresques d‘une société accrochés aux murs de notre temps.

Vernissage: 01.05.2010 Samedi, 18:00 - 23:00


Hush Gallery
Caferağa Mh. Miralay Nazım Sk. 20 Bahariye - Kadıköy / Istanbul
http://www.hushhostelistanbul.com/

Detaylı bilgi için // For further info:
İbrahim Gürman t.(0532) 2854904 /
gallery@hushhostelistanbul.com



Istanbul 2010

http://www.en.istanbul2010.org/abhibe/GP_684343

le cool


19 Mart 2010 Cuma

Slade School of Fine Art, London | Hush Gallery (19 - 30 April 2010)






İSTANBUL KONSTANTİNOPOLİSTİ // ISTANBUL WAS CONSTANTINOPLE


[TR]

19 Nisan – 30 Nisan 2010

Slade Yüksek Lisans Öğrencileri’nden İstanbul’a yanıt olarak bir sergi.

Fotokopinin bir biçim olarak kullanımı kurallı bir bütünlükten öte, yapılan işlere geçici doğasını kazandırıyor. Bu biçim, İstanbul’un günlük hayatının bütün yönlerinin egzotik karşılaşmasını taşıyor.

Boyutta ve yüzeyde aynı olan fotokopiler aslında farklılığın oluştuğu alanlara dikkati çekiyor: kompozisyon, derinlik, anlam, renk seçenekleri, işaretleme, ruh hali ve atmosfer.

İşler, İstanbul ziyaretimize, İstanbul’un çeşitli tarihsel dönemlerine, Doğu ve Batı arasındaki eşsiz konumuna, canlı çağdaş sanat ve kültür ortamına bir cevap niteliğinde üretildi. Başlıkta da ima edildiği gibi eski ve yeni arasındaki gerilim sanatçıların yaklaşımını yansıtıyor: Antik, romantik, yeni yeni tempolu ve hızla değişen bir şehirle bağ kurabilmek için yeni bir araç kullanmak. Hayret verici ışık ve renkler, melankoli ve atmosfer, kültürel karmaşa ve mimari bu sergiyi yapmamızda İstanbul’un bize esin kaynağı olan yönleriydi.

Açılış: 19 Nisan 2010 Pazartesi, 18:00

Ziyaret Saatleri: Haftanın her günü 10:00 - 21:00


[EN]

19 April – 30 April 2010

An exhibition by Slade Postgraduate students in response to Istanbul.

More than formal unity, the use of photocopies as a format lends the works an ephemeral nature, which conveys the encounter of the exotic in every aspect of Istanbul’s everyday life.

Identical in size and surface, the photocopies in fact draw attention to the areas where difference occurs: composition, depth, meaning, colour choices, mark-making, mood and atmosphere.

The work is produced as a response to our stay in Istanbul, and its many historical layers, unique position between the East and the West, and vibrant contemporary cultural scene. The tension between the old and the new as referenced in the title reflects the artists’ approach: using a new medium to engage with an ancient, romantic, yet fast-paced and fast-changing city. Astonishing light and colour, melancholy and atmosphere, cultural complexity, and architecture are some of the aspects that Istanbul has inspired us to investigate in this exhibition.

The Slade School of Fine Art at University College London is a world renowned art school.

Opening: Monday, 19 April 2010 at 18:00

Visiting Hours: Everyday 10:00 - 21:00


Sanatçılar // Artists

Aglae Bassens
Nadine Mahoney
Rebecca James
Mike Salter
Paulina Michonoswka
Rory Mc Cartney
Richard Forbes Hamilton
Jessica Maizerite
Rowena Hughes
Sarah Wilson
Rosey Davey
Claire Dorsett
Donal Moloney
Joana Brandao Costa
Nastja Ronkko
Alec Kronacker
Kate Lepper
Kazim Ali
Joe Clark
Paul Kneale
Gaby Beveridge
Julia Vogl
Jung Woo Lee
Eunkyung Lee
Malina Busch
Ivan Liotchev
Georgie Flood
Nicholas Jones
Joy Chang
Cornelia Baltes
Nina Rodin
Diana Taylor
Anna Bunting-Branch
Kristen Schaffer
Lindsay Mapes


Hush Gallery
Caferağa Mh. Miralay Nazım Sk. 20 Moda - Kadıköy / Istanbul
http://www.hushhostelistanbul.com/
http://hushhostelgallery.blogspot.com/
gallery@hushhostelistanbul.com
T. (532) 2854904, (216) 3309188



PRESS:




4 Mart 2010 Perşembe

Can Eskinazi / Etem Şahin @ Hush Gallery (27 March - 15 April 2010)


Can Eskinazi
Etem Şahin

CANIN CENNETE // GO TO HEAVEN



[TR]

27 Mart - 15 Nisan 2010

“Nbr Selen iimisin? Koptuk valla hiç görüşmüyoz artık…”
Facebook’tan, Anonim

Etem Şahin ve Can Eskinazi anaokulunu beraber okudular ve uzun süre birbirlerinden haber alamadılar. Tamamen kopmanın eşiğine gelmişlerdi ki, Haneke’nin ‘Tesadüfi bir Kronolojinin 71 Parçası"nda karşılaştılar ve çok iyi anlaştılar. Yine uzun süre görüşmediler, fakat sonra bir konserde karşılaşıp, tekrar iyi anlaştılar. Sonra araya Facebook girince, gizlice birbirlerini takip ettiler ve üçüncü buluşmalarında Etem Can’a bir sergi önerisi getirdi. Kültür-sanat ortamlarında rastlantılarla filizlenen ilişkilerini, içinde bol bol rastlantı bulunan bir kültür-sanat etkinliği yaparak taçlandırmaya karar verdiler.

Can’ın Cennet’e böyle kişisel bir noktadan çıkılarak hazırlandı. Can Eskinazi Facebook’tan, haber sitelerinden, korsan forumlardan bulduğu bazı cümleleri, resimleri akrilik, ışıklı pano ve video gibi farklı yollarla sergilerken, Etem Şahin restoran tabelalarından çaldığı rakamları, etrafında kulağına çalınan bazı sözleri çantasına koyup sergi mekanına taşımaya karar verdi.

Bu ‘bulunmuş’lukların yanında, iki sanatçı sergi için iki farklı video hazırladılar. Can Eskinazi’nin ‘Nuri’yle arkadaş oldunuz’ adlı videosu, Facebook’ta kız peşinde koşan bir oğlanın portresini çizerken, çağımız insanının internet ve bilgisayar teknolojisi ile kurmuş olduğu yeni ilişkiyi anlamaya çalışıyor. ‘İşim Fotoğrafçılık, Hobim Hukuk’ videosunda, Etem Şahin ‘şehirli’ ve ‘kültürlü’ olmak durumunu –ve hatta kültür başkentinde bir vatandaş olma durumunu- absürt bir senaryo içine yerleştirerek yeniden değerlendiriyor. Diğer işlerin anlık doğalarının aksine bu videoların planlanmış ve düşünülmüş halleri sanatçıların sergiye getirdikleri iki farklı yorum olarak, rastlantı, arkadaşlık, iletişim, teknoloji, kent, kültür ve sanat kavramlarına da farklı açılımlar getiriyor.

Sanatçılar Hakkında:

Can Eskinazi 1986’da İzmir’de doğdu. Bard College’da sinema eğitimini tamamladıktan sonra New York’ta yaşadı. Şimdilerde İstanbul’da askere gitmeyi bekleyen Can’ın, Fatih Özgüven’in aynı adlı öyküsünden uyarladığı ‘The Phantom Behind’ isimli bir kısa filmi ve WUFI grubunun "Le Titre" şarkısına çektiği bir klibi bulunuyor. Ayrıca 2007 yılından beri düzenli olarak katkıda bulunduğu Altyazı Sinema Dergisi’nde sinema üzerine yazmaya devam ediyor.

Etem Şahin 1986 yılında İzmir'de doğdu, çocukluk ve ilk gençlik yılları bu kentte geçti, ortaokul ve lise öğrenimini İzmir Saint Joseph lisesinde gördü. 2004 yılında K2 sanatçı inisiyatifine katılarak fotoğraf ve video çalışmalarına başladı. K2 bünyesinde grup sergilerine katıldı. 2005 yılında Bordeaux 3 Michel de Montaigne Üniversitesinin tiyatro ve sinema, Sahne sanatları bölümüne kabul edildi. Ertesi yıl Paris 3 Sorbonne Nouvelle Üniversitesi Sinema ve Görsel Sanatlar Bölümüne kayıt oldu. 2009 yılının yarı döneminde mezun oldu. Öğrencilik hayatı boyunca çeşitli orta ve kısa metrajlı filmler yaptı. 2008 yılında belgeselci Marie Béchaux ile bir sanatçı kolektifi kurdu. Kolektif çeşitli sanat kurumlarında "Vernissage Movie" ve "Faire" gibi deneysel video performansları sergiledi. 2009 yılı baharında kurulan Collectif Sous-Groupe isimli bir sanatçı inisiyatifinde bağımsız küratör olarak performanslar düzenledi. Halen Panthéon Sorbonne Üniversitesinde « Yeni Medyalar ve Sanat » bölümü kürsüsünde « Sinemanın Yeni Müzeolojisi » başlıklı araştırma tezini yazıyor.


Açılış: 27 Mart 2010 Cumartesi, 18:00

Ziyaret Saatleri: Haftanın her günü 10:00 - 21:00


[EN]

27 March - 15 April 2010

“Hello Selen, how r u? We’ve lost touch stopped hanging out…”
Anonymous on Facebook

Etem Sahin and Can Eskinazi attend kindergarten together and lost touch soon after. Years later they were reunited during a screening of Haneke’s “71 Fragments of a Chronology of Chance”, and realized they had many things in common. Shortly after the screening, they lost track once again, but destiny was inevitable and they spotted each other at a local concert. Avoiding all the signs, they failed to connect once again, but managed to find each other through Facebook’s popularity, and finally began discussing art. Etem presented to Can his ideas for an exhibition. Since their relationship flourished due to chance encounters in art events, they decided the best way to crown their friendship was with an art event honoring these type of “chance” encounters.

“Go to Heaven” takes this personal anecdote as a starting point. Can Eskinazi decided to show phrases and pictures he came across on Facebook, news sites, and pirate forums. Etem Sahin took numbers off restaurant boards and words off people’s mouths, and placed them in his bag. Now he’s taking them out exclusively for this exhibition.

Through objects, images, and words, the two artists made two different videos. Can Eskinazi’s “You are now friends with Nuri”, paints a personal portrait of a boy chasing girls on Facebook, while at the same time trying to understand a new relationship modern man has established with technology. In “My profession is Photography, My Passion is Law”, Etem Sahin fabricates an absurd scenario, through which he evaluates the state of being “cultured” and “urban”, and being the citizen of a “culture capital.” As opposed to the randomness and immediacy of other pieces of their work, these two videos are a bit more planned and premeditated, and function as two different commentaries. All these efforts are from two artists who hope to elaborate their own notions of chance, friendship, communication, technology, culture, and art.

About The Artists:

Can Eskinazi was born in Izmir in 1986, graduated from Bard College, with a degree in Film and Electronic Arts. His short film ‘The Phantom Behind’, based on the short story by Fatih Ozguven, was shown in numerous film festivals in Turkey and abroad. His first commercial work is a music video commissioned by WUFI for the song “Le Titre.” Can is also a frequent contributor to the monthly film magazine “Altyazı”.

Etem Sahin was born in Izmir in 1986, where he spent his younger years. While in Lycée de Saint Joseph, he joined the art initiative K2, where he started to work in photography and video, and involve himself in group exhibitions.
In 2005 he was accepted into the cinema program, Bordeaux 3 Michel de Montaigne. In 2006, he enrolled in the cinema and visual arts program of Paris 3 Sorbonne Nouvelle, which he completed in 2009. During his studies, Sahin produced many short and medium-length films. He also established an art collective with filmmaker, Marie Béchaux in 2008. While collaborating with Béchaux, he took part in various arts events with experimental video performances such as, “Vernissage Movie” and “Faire.” He also organized performances as an independent curator, in association with the arts initiative “Collectif Sous-Groupe.” He’s now continuing his studies in the University of Sorbonne Pantheon, where he is writing a thesis on “The New Museology of Cinema.”


Opening: Saturday, 27 March 2010 at 18:00

Visiting Hours: Everyday 10:00 - 21:00

Hush Gallery
Caferaga Mh. Miralay Nazim Sk. 20 Moda - Kadikoy / Istanbul
www.hushhostelistanbul.com
gallery@hushhostelistanbul.com
T. (532) 2854904, (216) 3309188

23 Şubat 2010 Salı

Arda Yorgancılar @ Hush Gallery (12 - 25 March 2010)


ARDA YORGANCILAR

Günce // Diary

[TR]

12 - 25 Mart 2010

Hayatta kalabilmek için gösterdiğimiz tüm çabalar, bizim görünmeyen kalkanlarımızdır. Öyle ki bu kalkanlara sahip değilsek hayatın ürkütücülüğü karşısında çırılçıplak kalıveririz. Düşün, sadece içinde bulunduğun bir anı geçmişe ait bir pişmanlık veya geleceğe ait bir kaygı taşımadan tüm farkındalığıyla yaşadığını. Hatırla, şu insan çorbası İstanbul’un trafiğinde kendini bir toplu taşımanın içinde gideceğin yere santim santim ulaşmaya çalışırken; ya da yaşadığın şu kısacık ömürde elinde olan özgürlüğü kusursuz bir şekilde yaşaman gerektiğini hatırla ve sıkılmak yerine eğlen. Özgürlüğün sınırı seni sen yapan davranışlarının içinde saklıysa bunun farkındalığı ise senin özgürlüğünün temelidir.

"Emancipate yourself from mental slavery…" Bob Marley

Açılış: 12 Mart 2010 Cuma, 18:00

---- Can Aydınoğlu DJ SET ----

Ziyaret Saatleri: Haftanın her günü, 10:00 - 21:00


[EN]

12 - 25 March 2010

Our entire struggle is dependant on our invisıble shields. If we don't have those shields, it's difficult to fight against the struggles of life. Imagine your life free of regrets, and unchain your mind from your regrets and anxieties of the future. Breath freely with the awareness that this could be possible. While you're trapped in the hectic traffic of Istanbul inch by inch, remember the freedom that this short life can bring. Enjoy this precious life, instead of being frustrated and bored. And remember that the key to freedom, is not letting the insecurity in your behaviours, limit your ability to be FREE.

"Emancipate yourself from mental slavery…" Bob Marley

Opening: 12 March 2010 Friday, 18:00

---- Can Aydınoğlu DJ SET ----

Visiting Hours: Everyday, 10:00 AM - 21:00

www.hushhostelistanbul.com
gallery@hushhostelistanbul.com
T. (216) 3309188


In The Media: